Güzeltepe mahallesi Hoşdere cad. 188/3 Çankaya-ANKARA
+905546921838
logo
DÜŞSEL YOLCULUĞUMUZ 1
Dalgaların kendilerini kıyılara çarparak dağılacak ve sonrasında durulacak olması gibi; öfkeli insanın geçmişten getirdiği duyguları sertçe çarparak bırakacağı kıyılara arayışı vardır. Hayatı boyunca arar, bulduğu zaman ise huzurunun gerekliliğiymişçesine tüm birikimini bırakır. Hem de ne bırakış; sert haşin... Duygusal birikimini boşalttığı an sakinleşir sanki dupduru bir su gibi... içinde canlıları barındırıp onlara abı hayat olan...

     Belki de bu bilinmezliği; bakıştıkça yansımasıyla, rengiyle onun duygu durumuna dönüştüğü gökyüzüyle alakalıdır. Yücelerde güneş açtı mı kendisi pırıl pırıl bir maviye dönüşür. Ama içi daim kıpır kıpır. Her an köpürüp dalgalanmaya hazır sanki... İşte Deniz’in hikayesi gibi görsek de bu aslında göğün, bulutun, rüzgârın, yağmurun, çiçeğin, suyun, insanın hikayesidir…

     Bizim karabatak ise ayrı bir alem. Dalar suların derinliklerine, denizi anlayayım derken kendini kaybeder de bir bakmış başka bir yerden gün yüzüne çıkıvermiş… Bir görünüp bir kaybolduğu için yönünü bilmez şaşkın zannederler. Oysa onun tüm merakı denizin değişiminin sırrını anlamaktır.

Kimin ne düşündüğü umurunda mı sanırsınız…

     Öte yandan denize baksan içinde barındırdığı karabatağın farkında değil. Öyle ya üstünde gezenler, içinde yaşamını sürdürenler… Tamam denizin gani gönüllü olduğu doğrudur ama bazen onun da içi kabarır, bir yerlere çarpası, taşası gelir. İçini boşaltıp tekrar sakinleşene kadar herkes kendisine anlayış göstersin ister.

Denizin bittiği yerde gökyüzüne doğru kayar bakışlarımız çoğu zaman. Gün doğarken renklerin ahenkli değişimi gün batarken de aynı güzellikle veda eder bize. Düşünürüz bazen; her şey geldiği gibi mi gider acaba? Her insan dünyaya gelirken yeni bir hikâye yeni bir umut olarak doğar ya insanlığa; belki güneş gibi tüm yaşamı boyunca insanlığı aydınlatıp yüreklere sıcacık işlerse insan; gidişi de tıpkı gelişi gibi aynı güzellikte olur…


Uzm. Klinik Psikolog Nur Sayımlar Ateş